Ruanda

Dünya Üretimindeki Sıralama : #29.
Ortalama Yıllık Üretim : 280.000 Çuval ( 60kg’lık)
Kahve Türleri : Red Bourbon, French Mission Bourbon, Caturra, Catuai, Mibirizi
En önemli Üretim Bölgeleri : Kivu Gölü boyunca Batı Eyaleti, Güney Eyaleti, Kuzey Eyaleti ve Doğu Eyaleti.
Hasat Ayları : Mart-Haziran

Kahve Yetiştirilen Bölgeler:

Ülkenin hemen hemen her bölgesinde kahve yetişmektedir.
Batı Eyaleti
Nyamagabe, Kivu gölü yakınlarındaki bu bölgede, birçok tanınmış yıkama istasyonları bulunmaktadır. Burada yetişen kahve Complex, Flowery, Elegant, ve Juicy profili ile bilinir ve en yüksek kahve kalitesine sahiptir.
Rakım : 1700-2200 metre
Hasat Sezonu : Mart-Haziran
Çeşitlilik : Bourbon, Mibrizi
Güney Eyaleti
Diğer bölgelere göre deniz seviyesinden daha yüksek bu bölgeler Huye Dağı , Nyamagabe bölgesi en tanınmış bölgelerindendir. Bu bölgede yetişen kahveler Classic Flowery, Citrus, Delicate Creamy ve Sweet profilleri ile tanımlanmaktadır.
Rakım : 1700-2200 metre
Hasat Sezonu : Mart-Haziran
Çeşitlilik : Bourbon, Mibrizi
Doğu Eyaleti
Bu bölge diğer bölgelere göre daha düşük rakımlara sahiptir. Kahve üretiminde daha yeni, gelişmeye başlayan bu bölge Ngoma ve Nyagatare gibi yıkama istasyonlarını en tanınmış olanlarıdır, Chocolate ve Forest Fruits profilinde kahve ile karşılaşılır.
Rakım : 1300-1900 metre
Hasat Sezonu : Mart-Haziran
Çeşitlilik : Bourbon, Mibrizi

Ruanda Hakkında

Çalkantılı geçmişine rağmen, bugün Ruanda, özel ve nitelikli kahve dünyasının sevilenlerinden biridir haklı olarak!

Ruanda’ya Kahvenin Gelişi

Ruanda’nın sömürge geçmişi, kahvenin ülkeye girişiyle başlamış olsa da, Ruanda’nın Afrika’nın merkezine yakın ve karayla çevrili konumu nedeniyle, 1890’ların ortalarına kadar ülkeye çok az Avrupalı ​​ayak basmıştır. Almanya’nın modern Burundi ve Ruanda bölgeleri üzerinde kontrolünü ilan ettiği 1885 “Berlin Konferansı”ndan sonra bile, Ruanda’ya resmi olarak 1894’e kadar Avrupalı ​​gezginler gelmedi.

Alman misyonerler ve yerleşimciler 1900’lerin başında Ruanda’ya kahve getirdiler. Ruanda’da büyük ölçekli kahve üretimi ise, 1908’den 1960’a kadar Kongo’yu da yöneten Belçika Sömürge Hükümeti tarafından 1930 ve 1940’larda kuruldu. Ayrıca, Belçika 1922’den, bağımsızlıklarını 1962 yılında kazanana kadar Ruanda ve Burundi (ikiz bölge adı verilen) ülkeleri resmen sömürge olarak yönetmiştir.

Belçika hükümeti yönetimi döneminde, ülkede kahve yetiştirilmesi zorunlu hale getirildi. Belçikalılar, ihracat için ucuz, bol ve düşük kaliteli kahve üretmek için yerli Ruandalıları kahve yetiştirmeye zorladı. Kahve üretiminden elde edilen kârın çoğu, kahveyle birlikte Ruanda’dan ayrıldı.

Belçika hükümeti geri çekildiğinde, birçok insan artık zorunlu olmadığı için ağaçlarına bakmayı bıraktı. Bazıları için kahve, sömürge baskısının bir sembolü olarak görülüyordu. Ancak bununla birlikte, birçok çiftçi de kahve yetiştirmeye devam etmenin ekonomik avantajlarını da gördü ve endüstri hızla Ruanda’nın ulusal ekonomisi için önemli hale geldi.

Belçikalı sömürgeciler gittikten sonra kahve üretimi devam etti. 1970’e gelindiğinde, kahve Ruanda’daki en büyük ve tek ihracat ürünü haline geldi. Toplam ihracat gelirinin %70’ini oluşturdu. Kahve o kadar değerli kabul edildi ki, 1973’ten itibaren kahve ağaçlarını kesmek yasa dışı olarak kabul edildi.

Kriz ve İyileşme

1989 ve 1993 yılları arasında Uluslararası Kahve Anlaşması’nın (ICA) çöküşü küresel fiyatın düşmesine neden oldu. Kahvenin Ruanda’nın gelirinde oynadığı büyük rol göz önüne alındığında, hükümet ve ekonomi, düşük küresel kahve fiyatlarından sert bir darbe aldı. 1994 soykırımı ve sonrası, kahve ihracatının ve hayati olarak görülen ABD Doları gelirinin tamamen çökmesine neden oldu. Ancak Ruanda halkının inanılmaz direnci açıkça, o zamandan beri ekonominin ve istikrarın nasıl toparlandığı göstergesi olmuştur.

Modern Ruanda, bölgedeki en istikrarlı ülkelerden biri olarak kabul ediliyor. 2003 yılından bu yana ekonomisi yılda %7-8 oranında büyümüştür ve kahve üretimi bu ekonomik büyümede kilit rol oynamıştır.

Bu inanılmaz toparlanma, kısmen, kahve sektörüne yönelik güçlü hükümet desteğinin yanı sıra ihracata ve kahve sektörüne uluslararası yatırıma yardımcı olan ticaret kurallarından kaynaklanmaktadır. İç savaşın sona ermesinden yaklaşık on yıl sonra hükümet, kahve endüstrisini geliştirmeye ve genişletmeye yardımcı olan Ulusal Kahve Stratejisini başlattı. Bu strateji, özel kahve pazarı için yüksek kaliteli üretimi teşvik ediyor. Projenin finansmanı; Ruanda hükümeti, diğer uluslar ve özel yatırımcılardan geliyor. Çiftçiler için ekonomik sonuçlar şimdi eskisinden çok daha iyi.

Daha önce, Ruandalı kahve çiftçileri yeni mahsul kirazlarını evde işlediler. Kahve kirazlarını kabuklarından çıkarır, yıkar, bazen fermente eder ve çoğunlukla yerde kuruturlardı. Bu üretim süreci, yarı yıkanmış olarak adlandırılan çok düşük kaliteli bir emtia kahvesi yarattı. Kahve kalitesini iyileştirmek için hükümet, kahve üreten bölgelerde yeni Merkezi Yıkama İstasyonlarının (CWS’ler) oluşturulmasını teşvik etti. İlk Merkezi Yıkama İstasyonu 2001 yılında kuruldu. Bugün Ruanda genelinde 300’den fazla yıkama istasyonu faaliyet gösteriyor.

Yıkama istasyonlarının büyümesi ve Ruanda kahvelerinin işlenmesindeki iyileşme, Ruanda kahvesinin ihracat değerine en az %40’lık bir ayrıcalıklı getiri ekledi.

Günümüzde Ruanda’da Kahve Üretimi

Bugün, küçük toprak sahipleri Ruanda’daki endüstriyi ileriye taşıyor. Ülkenin büyük mülkleri yok. Çoğu kahve, 2500 m²  araziye sahip olan 400.000’den fazla küçük çiftçi tarafından yetiştirilmektedir. Ruanda’nın kahve üretiminin çoğunluğu Arabica’dır. Bourbon çeşidi bitkiler, Ruanda’da yetiştirilen tüm kahve ağaçlarının %95’ini oluşturmaktadır.

Ruanda’nın genişleyen kahve endüstrisinin önündeki önemli bir engel ulaşım ve nakliyedir. Ruanda’da  deniz ulaşımı olmadığı için, kahve önce Kenya’daki Mombasa limanına veya Tanzanya’daki Dar Es-Salaam Limanına karadan 1.500 kilometre seyahat etmek zorunda kalıyor. Bu yüzden, ara nakliye genellikle 1 kahve konteynerı için bu limanlardan Türkiye’ye veya ABD ve Avrupa’ya göndermekten daha pahalıya mal olan uzun ve pahalı bir süreçtir. Ayrıca ara nakliye hırsızlık açısından çok tehlikeli ve meşakkatlidir.

Ulaşım masraflarına rağmen, Ruandalı çiftçiler iyi durumda. Yıkama istasyonu programları ile anlaşma yaparak ham kahve kirazı mahsullerini bu istasyonlara veren birçok çiftçi gelirlerinin iki katından fazla olduğunu gördü. Ek olarak, ilk Ruanda Kahve Mükemmellik Kupası 2008’de düzenlendi ve o zamandan beri ülkenin olağanüstü Bourbon kahveleri ilgi toplamaya devam etti.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İçin Atılımlar

Ruanda, toplumsal cinsiyet eşitliğinde önemli gelişmeler gördü ve kahve bu ilerlemelerde rol oynadı.Sömürge yönetimi döneminde Avrupalı ​​yöneticilerin cinsiyet varsayımları nedeniyle, kadınlar daha önce tarım üzerindeki kontrollerini kaybederken, günümüzde tarımda bir miktar özerklik kazanmaya başlıyorlar. Kadınlara hitap eden ve çiftçilik için gerekli araç ve bilgilerle kendilerini donatmalarına yardımcı olmaya odaklanan yeni girişimler, kadınların kendilerini görme ve çevrelerindeki dünyayla etkileşim kurma biçimlerini değiştiriyor.

Henüz Çözülememiş Hasarlı Tane Problemi (Patates Kokulu Hasarlı Taneler)

Burundi ve Ruanda kahvelerine özgün bir hasarlı kahve tanesidir. Orijinal adı “Potato Defect”.Bu taneler tanımlanamamış bir bakterinin Kahve Kirazının derisinden içine girip hoş olmayan toksin üretmekte. Bu toksinin sağlığa her hangi bir zararı bulunmamaktadır. Tek sorun bu hasarın göz ile ayırt edilmesinin zor olması ve kahvenin kavrulmasından sonra öğütme aşamasında fark edilebilir olmasıdır. Öğütülmesi ile ortaya taze patatesi soyarken ortaya çıkan hoş olmayan bir kokunun dağılması ile fark edilebilmektedir. Aynı zamanda bu hasarlı tane sadece belli başlı kahve çekirdeklerini etkilemekte, bir çuvalın için bu hasarlı tane ile karşılaşmanız, tüm çuvaldaki kahvelerin hasarlı tanelere maruz kalmış anlamına gelmez.

 

Bu tanelerin yok edilip ortadan kaldırılması zor. Kahve hasattı sırasında veya kahve sınıflandırılma işleminde bu kahve çekirdeklerinin tümünü belirleyebilmek imkânsız gibi. Ancak son kontrollerde elle ayıklama yöntemiyle hasarlı çoğu tane ayıklansa da yine de %100 temizlenmesi imkansız gibi. Uluslararası normlarda 60 kg lık bir çuvalda %1 oranında (600 gr) hasarlı tane bulunması normal kabul edilmiştir. 

 

Öğütme işleminde yayılan koku ile bu hasara maruz kalmış kahve çekirdekleri belirlenebilmekte olması işi zorlaştırmakta. Öğütme esnasında bu kokuyu fark etmeniz halinde öğüttüğünüz kahve çekirdeklerini atıp tekrardan başka kahve çekirdeği öğütmeniz, en basit çözüm. Bu hasarı engellemek için çeşitli araştırmalara başlanmış durumda. Bu hasara rağmen, kalitesinden dolayı Ruanda kahvesinin, nitelikli kahve sektöründe saygın bir yeri bulunmaktadır.